Doğu Anadolu’yu yeniden keşfedin;
Anadolu’da ki bütün şehirlerin bir hikayesi vardır.Kimi hüzünlü kimi sevinçli. Ama hepsi gezip görülesi;
Doğu Anadolu Bölgesi kültür turları kapsamında en çok ilgi çeken şehirdir Van.Van’ı gezmek gezdirmek her zaman farklı heyecan yaratır.
Van, gölün kenarında Erek Dağı eteklerinde kurulmuştur. Erek Dağına Ermeniler Varak Dağı derler.Yöre halkı dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölüne deniz derler,pek de haksız sayılmazlar.Bir de pisik dedikleri renkli gözlü,beyaz tüylü eskiden Van sokaklarında bile görülen şimdi koruma altında olan Van kedisi var. Şehirle ilgili ilk akla gelenler sadece bunlar değil, Urartulardan günümüze kadar gelen Savat Gümüş İşlemeciliği ve Van Kahvaltısını, Ters Lale’yi de sayabiliriz.
Van Gölü’nde 4 tane ada bulunur; Akdamar, Kuş, Adır, Çarpanak adaları. Bu adalardan en çok bilineni Akdamar Adası’dır. Akdamar Adası’na Gevaş ve Akdamar iskelesinden motorlu tekne ile kısa sürede ulaşabiliriz. Adaya geçerken bir tarafta Artos Dağı bir tarafta Süphan Dağı müthiş bir manzara sunar.
Akdamar Adası eski çağlardan beri yerleşim yeri olmuştur. Doğu Anadolu bölgesinde başkenti Tuşpa (Van) olan Urartular,Gevaş ilçesinde Hişet Kalesi’ni yaparlar. 862 yılından itibaren bu kale ve çevresi Ermeni kökenli bir krallık olan Vaspurakan Krallığı eğemenliğine girer. Vaspurakan Kralı I.Gagik Kudüs’ten İran’a kaçırıldıktan sonra 7. yy da Van’a getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç’ı korumak amacıyla Akdamar Adası üzerine kilise yaptırır. Kilise 915-921 yıllarında mimar Manuel tarafından inşa edilmiştir. 1895 yılına kadar Ermeni Patriklik Merkezi olmuştur. Bu yüzden Ermeniler tarafından önemi büyüktür.
Akdamar Kilisesi hikayelerini İncil ve Tevrat’tan alan eşine dünyada az rastlanan zengin taş kabartmalarıyla dikkat çekmektedir.Bu yönüyle Doğu-Batı hristiyan sanatında özel bir yere sahiptir.
Akdamar Adası tıpkı tarihi gibi hüzünlü bir efsaneye sahiptir.
Efsaneye göre; bu adada Ermeni baş keşişin Tamara adında güzeller güzeli bir kızı varmış.Adanın etrafında bulunan köylerde çobanlık yapan bir genç ise bu kızı görür ve ona aşık olur.Genç adam Tamara ile buluşmak için her gece adaya yüzerek gider.Tamara karanlıkta yerini belli etmek için bir Fener ile bekler.Tamara’nın babası bir süre sonra durumu farkeder çok sinirlenir.Onları ayırmak için fırtınalı bir gecede eline feneri alarak adanın kıyısına iner ve fenerle sürekli yer değiştirerek gencin bir o tarafa bir adanın başka bir tarafına boşuna yüzmesine ve yorulmasına neden olur.Yüzmekten yorgun düşen çoban ise Ah Tamara nerdesin Tamara diyerek gölün lacivert sularında boğulur.Sevdiğinin feryadını duyan Tamara da kendini göle bırakır...O günden sonra ada Ah Tamara olarak anılmış.Sonrada Akdamar olmuş.
Özellikle bahar mevsiminde badem ağaçlarının çiçek açması adanın yemyeşil örtüsü, tekne ile adaya geçerken Van Gölünün masmavi rengi ve bir tarafta da zirvesindeki bembeyaz kar örtüsüyle Artos Dağı muhteşem bir manzara sunuyor. Tarihi ve doğasıyla görülmesi gereken bir yer Akdamar Adası ve Kilisesi.Neler yaşandığına bağlı kalarak neler yaşattığı ve hissettirdiği duygu,bıraktığı etki önemlidir.Bu duyguyu hissetmek için gitmek gerekir...

Profesyonel Turist Rehberi Derya Soylu